Tıbb-ı Nebevî
Peygamber Efendimizin hadis ve sünnetleri, insanca yaşamak için elimize verilmiş kıymetli bir kılavuz niteliğini taşımaktadır. Biz Müslümanlar Hz. Muhammed (s.a.v.)'ı Tabib-i Kulub olarak biliriz. Tabib-i kulub, ruhları kararmış insanlığa tekrar hayat veren, gönül aydınlığını ve ebedi kurtuluşu getiren demektir. Hayatın her alanını aydınlatma mahiyetinde olan bu hadislerin içerisinde, tıbbî hadisler dikkat çekmektedir. Şöyle ki; Hz. Peygamber (s.a.v.)'in asırlar öncesindeki tıbbî hadisleri, bugünün tıp bilimlerine ve bu alandaki gelişmelere uygunluğundan dolayı bir tıbbî hikmet hatta tıbbî mucize olarak gösterilmektedir.
Muhaddisler tarafından çıkartılan altı hadis kitabı ( Kütub-i Sitte)'nin eserleri arasında Tıbb-ı Nebevî ismiyle başlı başına bir bölüm oluşturulmuş ve tıpla ilgili hadisler burada toplanmıştır. Daha sonra tek olarak yayımlanan ve yine tıbb-ı Nebevî adını taşıyan eserler yayınlanmıştır. İlk olarak Tıbb-ı Nebevî h.120. yılında yaşamış Abdülmelik b.Habib tarafından yazılmıştır. Cumhuriyet döneminde bu konuda -Mahmut Denizkuşları- tarafından bir doktora tezi hazırlanmıştır. Yakın zamanlara kadar İslam ülkelerinde Tıbb-ı Nebevî kitapları da sağlık el kitapları olarak halen dolaşımdadır.
Sünnetlere bağlılık, hayatın her alanında yaşadığımız zorluklarda kurtarıcı aynı zamanda yol gösterici olabilmektedir. Bu yazımda, sağlıkla ilgili hadislere ve sünnetlere kısa da olsa değinmek istiyorum. Bir senedir tüm dünya insanını tehdit eden, günlük yaşamımızı zorlaştıran bir süreçle karşı karşıya kaldık bildiğiniz üzere. Bu konulara hâkim bilirkişiler bu günleri en az zararla atlatabilmemiz için, azami çaba sarf ettiklerine şahidiz. İletişimin her kanalını kullanarak bizleri bilgilendirmekte ve uyarılarda bulunmaktalar. Bu pandemi sürecinde can ve gelecek derdine düşen insanlık, bu bilirkişilerin bilgileri ışığında eksiklerini giderip yaşama tutunmaya çalışmakta. Oysaki Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünnetleriyle büyüyenler bilirler ki uzmanların sözleriyle sünnet ve hadisler birebir aynı. Birçok noktada verilen bilgiler, yeni olmayan ifadeler olmaktan öteye gidemedi ne yazık ki. Evet, bulaşıcı hastalıklara karşı korunma, olası bir salgında yapılması veyahut yapılmaması gerekenler, vücut, çevre temizliği, yiyecekler gibi birçok tavsiyeler bundan 1400 yıl önce Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından yapılan tavsiyelerle birebir aynı. Hal böyle olunca da hadis ve sünnetlerin değeri tartışılmaz elbet.
“Temizlik imanın yarısıdır" ( Müslim, Taharet, 1; Tirmizi, Davât 86; A. b. Hanbel Müsned 4/260, 5/342, 343, 344, 363, 370, 372; Darımı, vudu 2)
"Allah temizdir, temizi sever. Etrafınızı temizleyiniz" ( Tirmizi, Edep 41) diyen Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bizlere temizliğin yaşamımızdaki önemine dikkat çekmiştir.
"Bir yerde veba olduğunu işitirseniz, oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde veba vukua gelirse, oradan ayrılmayınız (karantina)" ( Buharı, Tıb 30; Müslim, Selam 92, 93, 94, 98, 100). Her dönem için geçerliliğini koruyan bundan önemli uyarı mı olur? Bunları söyleyen sadece bugünün bilirkişileri olmadığı apaçık ortadadır.
Diğer bir hadisi şeriflerinde Peygamberimiz ( s.a.v.) "Cüzzamlıdan aslandan kaçar gibi kaçınız" ( Buharı, Merda 19; A. Bin Hanbel, Müsned 2/ 443 )
Bir başka bulaşıcı hastalık noktasında ki hadisi şerif ise; "Cüzzamlıyla aranızda bir mızrak boyu mesafe olduğu halde konuşunuz" ( Ramiz el- Ahadır 2/ 471) Hep uzmanlardan duyduğumuz sosyal mesafe uyarısı 1400 yıl öncesinde söylenenlerle yine birebir aynı.
Günümüzde diş sağlığı ile ilgili bilinçli yaklaşımlar ve oldukça etkili çalışmalar var. Birçok hastalığa davetiye çıkaran diş hastalıklarını önlemek, çocuklarımızı sağlıksız diş tehlikesinden korumak için küçük yaşlarda diş fırçalama alışkanlığı edindirmeye çalışıyoruz.
"Size ne oluyor ki dişleriniz sararmış olduğu halde yanıma geliyorsunuz. Misvak kullanınız" (A. b. Hanbel, Müsned 1/214) diyerek dış temizliğine dikkat çeken bir yol göstericimiz var bizim. Günümüzde yaygın olarak diş temizliğinde kullanılan diş macunları onlarca kimyasal bileşenlerden oluşmaktadır. İçeriğindeki florür maddesinin insan beynine, özellikle de çocuklara olan zararları tüketiciyi bilgilendirme mahiyetinde dillendirilmektedir. Kanserojen maddeler içeren plastik diş fırçaları ise başlı başına bir tehlike.
Bu noktada konuyu Peygamber Efendimizin en önemli sünnetlerinden biri olan misvak kullanımına getirmek istiyorum. Misvak; tamamen doğal özlerden oluşan, sadece ağızdaki zararlı mikroorganizmaları bloke eden, yararlı mikroorganizmaları müdahale etmeyen, diş çürümelerini engelleyen en iyi diş temizleyicisidir. Burada en ilginç olan, 1400 yıl öncesinde kimya bilgisi olmayan Nebiyyi’il Ümmî Efendimizin (s.a.v.) uyarı niteliğindeki bu tavsiyeleri vermiş olmasıdır.
Bir ifadesinde de "Cebrail Aleyhisselâm, misvak kullanmayı o kadar tavsiye etti ki misvakın farz olacağından korktum" diyerek, yapılması gereken diş temizliğinin misvak kullanarak yapılmasına işaret etmiştir.
Peygamber Efendimizin günümüze kadar gelen sağlık noktasındaki hadislerden biri de suyun oturarak içilmesiyle ilgili olanıdır. Basit, çok da dikkate alınmayan bu eylem, efendimizin sünnetine uyulmadığında vücudumuza verdiği tahribatları yine uzmanlar bilgilendirme amaçlı dillendirmekteler.
"Hiçbiriniz ayakta su içmesin. Unutarak içen de kussun" ( Müslim Eşribe 116) diyen efendimiz, suyun nasıl tüketileceği ile ilgili tavsiyesini yaparken sert uyarısını da yapmıştır.
Su, bütün bir şekilde değil de aşamalı olarak mideye gönderildiğinde, vücudun suya ihtiyaç duyduğu her yere nüfuz etmesi sağlanmış olacaktır. Bu şekliyle içilen su, ayrıca içen kişinin susuzluğunu giderecek ve en önemlisi hazmı kolaylaştıracaktır. Nitekim nefes almadan içilen su, midede ani kramp ve kasılmalara da yol açabilmektedir.
"Suyu, çocuğun memeyi emmesi gibi için. Depodan doldurur gibi içmeyin. Ondan ciğer hastalıkları zuhur eder" ( Buhârî, Eşribe 26)
"Üç nefeste içen kimse suya iyice kanar. Böylece susuzluğu teskin edilmiş olur" ( Müslim, Tahâret, 65; Eşribe, 121)
Hiç şüphe yok ki O'nun hayatı bütün insanlığa armağan edilmiş güzel davranışlarla, örneklerle, nasihatlerle doludur.
Rehberdir elbet.
Bizim içindir.
Bilmemiz gerekenler gizli değildir.
Alenidir.
"...Peygamber size ne verdiyse onu alın! Size neyi yasakladıysa ondan kaçının ve Allah'tan korkun! Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir. " ( Haşr Süresi, 7. Ayet)
Vildan Poyraz Coşkun
Kardelen Dergisi
sayı 108, bahar 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder