28 Temmuz 2020 Salı

Eğitimde Anne Eli - Vildan Poyraz Coşkun - Kardelen Dergisi, Sayı 105, Yaz 2020

EĞİTİMDE ANNE ELİ

Anne sıfatıyla şereflendirilen her dişi canlı, kendine has sorumlulukları da beraberinde taşır. Kendisine bahşedilen yavrularını hayata hazırlama gibi büyük bir sorumluluğu vardır. Hâl böyle iken bu noktadaki aksaklıklar, dünyaya gelen her canlı yaşama tutunurken ister istemez zaaflar oluşur. Kendi ayakları üzerine durabilme yetisini kazanana kadar eğitim ve gözetim süreçleri devam eder. Bu süreçler her canlı için farklı seyreder. Bazıları için kısa süreli bazıları için biraz daha uzundur.

Belgesel izleyicileri birçok hayvan türlerinin dünyaya gelişlerini, sonrasında anneleriyle olan bağlarına şahit olmuşlardır. Hayata yeni gözlerini açan yavrularına sahip çıkma, besleme adına verdikleri mücadele çoğu zaman gözlerimizi yaşartmış, yavrularını kaybettiklerinde verdikleri tepkiler bazen de izleyicileri şaşırtmıştır. Ayrıca bu belgesellerdeki annelerin, yavrularına verdikleri yüzme, uçma, dövüşme, tehlikeyi sezme eğitimlerini yüzümüzde gülümsemeyle seyretmişizdir.

İnsanoğlunun eğitim süreci ise daha detaylı ve uzun vadelidir. Dünyaya gelen bir çocuğun sorumluluğunun paylaşımında diğer canlılardan farklılık arz eder. Normal şartlarda çocuğun eğitiminde anne ve baba olarak birlikte hareket edilirken, bazı nahoş durumlarda ya da kayıplarda tüm sorumluluğu bazen anne bazen de baba üstlenir. Takdir edersiniz ki bu süreçler oldukça zordur. Hele hele günümüz şartlarında bir çocuğu maneviyatıyla birlikte düzgün birey olarak yetiştirmek ebeveynlerin gerçek sorumluluğudur. Buradaki aksaklıklar, toplumun dejenere olmasının ilk adımlarıdır.

Okul öncesi dönemlerini yeterli, donanımlı, ufku geniş ebeveynlerin özellikle annelerin elinde eğitilen çocuklar daha emin adımlarla okullarıyla bütünleşirler. Bu çocukların temelleri oldukça iyidir. Kendini güzel ve doğru bir biçimde ifade edebilme gücüyle, akranları arasında olumlu anlamda fark edilirler.

Bu yazımda daha çok çocuğun temel eğitiminde annenin rolü üzerinde durmak istiyorum. Temel görgü ocağıdır aile. Çocukları değerlerimizle, ideallerimizle şekillendirdiğimiz ilk kültür ortamı hiç kuşkusuz ailedir. Ve bu ortamda her çocuk, mutlu bir şekilde anne ve babasıyla büyümeyi hak eder. Babanın rolü gereği çocukla, anne kadar fazla zaman geçirememektedir. Bu noktada çocuğun temel eğitiminin büyük çoğunluğunu anne üstlenir. Günümüz koşullarında kadınların çalışma hayatında fazlaca yer alması, birçok çocuğun temel eğitimini annenin dışında kreş, bakıcı, anneanne, babaanne'ye bırakılmaktadır. Bu kişi veya kurumların varlığı, çocukların bakım ihtiyacını karşılarken, temel eğitimlerini tam anlamıyla karşılayamadığı gerçeği daha sonraki yıllarda fark edilmektedir. Bir atasözünde "anasının kucağında uyuyan çocuğun yüreği yağlanır" boşa dememişlerdir. Başkalarının rüzgârıyla, çocuklarımızın gelecek yelkenine yön verme hatasına düşmemek gerekir.

Çocukların okula başlamasıyla eğitimin devamı ve asıl öğretim dönemi başlar. Bundan sonra aileler, eğitimin sacayağının birini temsil ederler. Çocuk sadece annesinin kanatları altında değildir artık. Dışarıda her yaş gurubuna göre farklılık gösteren tehlikeler söz konusudur. Bu tehlikelerle baş edebilmek oldukça güçtür. Gerekli sezgi gücü, yeterli bilince sahip ebeveynler evlatlarını korumada daha işlevsel hareket ederler.

İki bin yirmi yılının başlarında ülkemiz dâhil tüm dünyada hızla yayılan bir salgın hastalıkla karşı karşıya kaldık. İnsanlığı tehdit eden covid19 mikrobuyla hoş olmayan bir şekilde tanıştık. Önlem adına her alanda alınan tedbirlerle insanların tüm düzenleri bozuldu. Okulların ani bir şekilde tatil edilmesiyle de çocuklar evlerine kapandı. Aklımızın ucundan geçmeyen günler yaşıyoruz şuan. Neler oluyor? Nereye gidiyoruz? Ne zaman son bulacak? Eski düzenimize tekrar dönebilecek miyiz gibi sorularla meşgulüz. Korku ve endişe insanlığın ortak paydası oldu son zamanlarda.

Okulların kapatılması ile birlikte eğitimin kaldığı yerden devam etmesi için teknolojinin tüm imkânları seferber edildi. MEB, hiç zaman kaybetmeden uzaktan eğitim programını devreye soktu. Öğretmenler, telekonferans yöntemleriyle öğrencileriyle iletişime geçerek süreci en az hasarla atlatmak için azami gayret içerisinde oldular. Ebeveynler çocuklarımıza hiç hesapta olmayan yeni durumun izahını yapmaya çalıştılar tabii ki. Çocuklarının geleceği için endişe duymayan anne baba yok sanırım.

Uzaktan eğitim, içinde bulunduğumuz kötü senaryoda, eğitimin devamlılığı için sunulmuş alternatif bir öğretim projesi. Hiçbir zaman yüz yüze eğitimin yerini alamaz. Uzaktan eğitim, yüz yüze eğitimi destekleyebilir sadece. Örgün öğretimden uzak bir şekilde, eve mahkûm olan çocuklarımızın öğretim anlamında birçok kayıplar yaşayacağını düşünüyorum. Tam da bu noktada eğitim ve öğretimi anneler üstlenir ister istemez. Öğretim yükü onların omuzlarındadır artık. Çocuklarının yarım kalan öğretim hayatlarını evlerde devam edebilmeleri için çaba sarf etmekteler hemen hepsi.

Bu zor süreçlerden kimler mi galip gelecek? Tabii ki yazımın ana teması olan bilinçli ve çocuklarına en az ilköğretim düzeyindeki bilgileriyle yardımcı olacak yeterliliğe sahip annelerin çocukları? Uzaktan eğitim şartlarını evlerinde oluşturan anneler, kendi bilgi birikimlerini de devreye sokarak en az hasarla bu işin üstesinden geleceklerdir kuşkusuz.

Çocuklarınızı okutun. Hele hele kız çocuklarınızı çok iyi yetiştirin ve okutun söylemleri boşuna değildir. Bilinçli, manevi değerleriyle yoğrulmuş, çağın gerektirdiği donanımlarla eğitilen kız çocukları, geleceğimizin anneleri olacak. Geleceğimizi şekillendirecek olan nesli onlar yetiştirecek. Kısacası toplumu onlar şekillendireceklerdir. Bu durumu gözeten çekirdek aileler de toplumun dinamiği olacaklardır her zaman.

Vildan Poyraz Coşkun
Kardelen Dergisi
Sayı 105, Yaz 2020


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder